Fotoğrafçılık bir tutkuysa, Türkiye adeta bir açık hava stüdyosudur. Her köşesi başka bir ışık, doku ve hikâye barındıran bu coğrafya; doğa, tarih, kültür ve mimariyi bir arada sunar. Sosyal medyada etkileyici kareler yakalamak isteyen gezginler kadar, profesyonel anlamda kadrajın peşinde olanlar için de Türkiye, sayısız alternatif sunar. Bu yazıda, özellikle fotoğraf çekmeyi seven gezginlerin uğramadan geçmemesi gereken, estetik değeri yüksek seyahat noktalarını bir araya getirdik.
Kapadokya – Nevşehir
Peri bacaları, sıcak hava balonları ve pastel tonlardaki taş yapılarıyla Kapadokya, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en fotojenik rotalarından biridir. Gün doğumunda gökyüzünü süsleyen onlarca balonun oluşturduğu manzara, altın saat çekimleri için kusursuz bir atmosfer yaratır. Üstelik yer altı şehirleri, Ihlara Vadisi ve taş oymalı kiliseler gibi farklı kadrajlar da sunar.
Mardin Eski Şehir – Mardin
Taş mimarisi, dar sokakları ve Mezopotamya Ovası’na açılan sonsuz manzarasıyla Mardin, özellikle gün batımı saatlerinde büyüleyici görüntüler sunar. Her sokağı ayrı bir renk ve desenle doludur. Tarihi evlerin balkonlarından sarkan çiçekler, arnavut kaldırımları ve kubbeli yapılar; tüm bunlar Mardin’i hem oryantal hem mistik bir fotoğraf noktası hâline getirir.
Salda Gölü – Burdur
Bembeyaz kumsalları ve turkuaz tonlarındaki suyu ile “Türkiye’nin Maldivleri” olarak anılan Salda Gölü, doğal ışığı çok iyi yansıtan bir yapıya sahiptir. Özellikle drone ile çekim yapanlar için eşsiz geometrik desenler oluşur. Sade, modern ve sakin kompozisyonlar arayanlar için oldukça ilham verici bir alandır.
Amasra – Bartın
Karadeniz’in kıyısında gizli kalmış bir cennet olan Amasra, hem doğayla hem tarihle iç içe görüntüler sunar. Taş köprüleri, limanı, sur kalıntıları ve gün batımı manzaraları ile fotoğraf meraklılarının uğrak noktasıdır. Özellikle sisli sabahlarda oluşan atmosfer, dramatik fotoğraflar için mükemmel bir fon oluşturur.
İstanbul Balat – İstanbul
Renkli evleri, duvar yazıları, nostaljik sokakları ve bohem havasıyla Balat, şehir içinde farklı bir ruh arayanlar için ideal bir bölgedir. Eski Rum evleri, kiliseler ve sokak aralarındaki yaşanmışlık izleriyle sokak fotoğrafçılığı için tam anlamıyla bir altın madeni gibidir. Aynı zamanda portre çekimleri için de doğal arka planlar sunar.
Uzungöl – Trabzon
Karadeniz’in sisli havası, çam ormanları ve göl manzarasıyla Uzungöl; doğa fotoğrafçılığı için dramatik ve etkileyici kompozisyonlar sunar. Sabah saatlerinde göl üzerinde oluşan yansımalar, özellikle suya yansıyan cami minareleriyle büyüleyici görüntüler ortaya çıkarır. Mevsime göre değişen bitki örtüsüyle her mevsim farklı kareler yakalanabilir.
Halfeti – Şanlıurfa
Sular altında kalmış eski evleri ve cami minaresiyle simgeleşmiş Halfeti, hem tarih hem doğa ile birleşen özgün bir fotoğraf atmosferi sunar. Fırat Nehri üzerinde yapılan tekne turları sırasında, suya bakan taş yapılar ve yıkık cami siluetleriyle oldukça dramatik kareler elde edilebilir. Siyah gülleriyle de ünlüdür, bu da bölgeye gizemli bir hava katar.
Bozcaada – Çanakkale
Rüzgâr gülleri, üzüm bağları, taş evleri ve begonvillerle süslenmiş sokaklarıyla Bozcaada; özellikle ilkbahar ve yaz aylarında pastel tonlarda, dingin kareler çekmek isteyenler için birebirdir. Gün batımında Polente Feneri’nde yakalanan siluetler, ada atmosferini en iyi yansıtan görsellerdendir.
Pamukkale – Denizli
Pamukkale travertenleri, beyaz dokusu ve su yansımalarıyla farklı perspektifler sunar. Özellikle gün doğumu ve gün batımı saatlerinde altın tonlu ışıklar, travertenleri büyüleyici bir renge bürür. Antik havuz, Hierapolis tiyatrosu ve antik kalıntılarla birlikte hem doğa hem tarih fotoğrafçılığı için zengin bir bölgedir.
Ayvalık ve Cunda Adası – Balıkesir
Ayvalık’ın nostaljik sokakları, Cunda’nın taş evleri ve sarımsak taşından yapılmış kiliseleri, estetik kaygısı olan her fotoğrafçıyı tatmin edecek sahnelere ev sahipliği yapar. Deniz kıyısında kurulan balıkçı kayıkları, eski dükkan tabelaları ve akşam üzeri yumuşayan gün ışığı; burada her kareyi bir kartpostala dönüştürür.