Gökçeada’da Gezilecek Yerler

Türkiye’nin en batı noktası olan Gökçeada (eski adıyla İmroz), yalnızca bir yaz tatili rotası değil; aynı zamanda tarihin, doğanın ve yerel kültürün iç içe geçtiği özgün bir adadır. Türkiye’nin ilk ve tek "Cittaslow" (sakin şehir) unvanlı adası olan Gökçeada, hızlı hayattan kaçmak isteyenler için ideal bir yavaş yaşam merkezidir. Rum köylerinin taş sokaklarından, gizli koylara kadar uzanan bu ada; ziyaretçilerine hem huzurlu hem de keşif dolu bir deneyim sunar. İşte Gökçeada’da mutlaka görülmesi gereken yerler:

Zeytinliköy

Gökçeada’nın en bilinen Rum köylerinden biri olan Zeytinliköy, taş evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları ve çınar ağaçlarının gölgesinde serinleyen meydanıyla büyüleyici bir atmosfere sahiptir. Köyde hâlâ yaşayan Rum nüfusu sayesinde otantik kimliğini koruyan bu yerleşim, geleneksel kahveleri ve sakızlı muhallebisiyle tanınır. Ayios Georgios Kilisesi ve Papaz Efendi'nin evi gibi tarihî yapılar da burada görülebilir.

Kaleköy (Kastro)

Adanın kuzey kıyısında, deniz kenarına kurulmuş olan Kaleköy, adını yukarıdaki antik kaleden alır. Akşamları güneşin denize batışını izlemek için en romantik noktalardan biridir. Kaleköy iskelesi çevresindeki balık restoranlarında gün batımına karşı yemek yemek, Gökçeada’daki en özel anılardan biri olabilir. Tepedeki kale kalıntılarına tırmanarak hem tarihi hem de muazzam manzarayı keşfedebilirsiniz.

Tuz Gölü ve Aydıncık Plajı

Adaya gelen pek çok kişi Aydıncık (Kefalos) Plajı’nda denize girerken, hemen arkasında yer alan Tuz Gölü’nün varlığından habersiz olabilir. Bu göl, yazın buharlaşan suyu ile doğal tuz oluşumları yaratır ve çamur banyolarıyla meşhurdur. Aynı zamanda göçmen kuşların da uğrak noktasıdır. Plaj ise altın sarısı kumu ve sığ deniziyle özellikle çocuklu aileler için oldukça uygundur.

Mavi Koy ve Yıldız Koyu

Gökçeada Sualtı Milli Parkı sınırları içinde yer alan bu koylar, adanın deniz altı zenginliğini keşfetmek isteyenler için ideal noktalardır. Özellikle şnorkel ve dalış meraklıları için berraklığı ve canlı çeşitliliği ile ön plana çıkar. Mavi Koy'un suyu o kadar berraktır ki, güneş ışığı dipteki taşları bile aydınlatır. Koylara ulaşım için özel araç ya da tekne kullanmak gerekir.

Tepeköy

Adanın en yüksek köylerinden biri olan Tepeköy, muhteşem bir manzara ve doğayla iç içe bir ortam sunar. Tepeköy meydanındaki dev çınar ağacı, gölgesindeki kahveler ve taş evler arasında yürümek geçmişe yapılmış bir yolculuk gibidir. Ağustos ayında düzenlenen geleneksel Tepeköy Panayırı, yerli ve yabancı birçok misafiri ağırlayan renkli bir etkinliktir.

Marmaros Şelalesi

Gökçeada’nın kuzey tarafında, çam ormanlarının arasında gizlenmiş Marmaros Şelalesi, yürüyüş ve doğa tutkunları için adeta saklı bir cennettir. Yaklaşık 40 metre yükseklikten dökülen bu şelale, yaz aylarında bile serinliğini korur. Şelaleye ulaşmak için kısa bir orman yürüyüşü yapmak gerekir, ancak ulaştığınızda karşılaştığınız manzara tüm yorgunluğa değer.

Dereköy ve Tarihi Rum Çamaşırhanesi

Bir zamanlar adanın en kalabalık köyü olan Dereköy, bugün sessizliğe bürünmüş ama hâlâ tarihî ruhunu koruyan bir yerleşimdir. Terk edilmiş Rum evleri, taş kemerler ve yıkık duvarlar arasında dolaşmak, geçmişin izlerini bugünde hissettirir. Dereköy’deki restore edilmiş çamaşırhane ise geçmişin sosyal yaşamına dair önemli ipuçları sunar.

Peynir Kayalıkları (Kaşkaval Burnu)

Adanın batı kıyısında yer alan bu doğal oluşum, peynir dilimlerine benzeyen katmanlı kayalarıyla ilginç bir görüntü sunar. Manzara tutkunları ve fotoğrafçılar için harika bir noktadır. Özellikle gün batımı saatlerinde bu kayalıklar, güneşin tonlarıyla birlikte adeta altın rengine bürünür.

Gizli Liman Koyu

Adanın en sessiz ve bakir koylarından biri olan Gizli Liman, yalnızlık ve doğayla baş başa kalmak isteyenler için idealdir. Ulaşımı biraz zorlu olsa da, çam ormanlarının arasından geçerek ulaşılan bu koy, sakinliği ve turkuaz deniziyle adeta cennet gibidir. Şemsiye, yiyecek ve su gibi ihtiyaçlarınızı yanınızda götürmeniz önerilir çünkü burada işletme bulunmaz.